Dün Arda Helvacılar’la telefonda konuşurken dikkat çekici bir şey söyledi:
“2025’te özel sektörde açılan iş ilanları %60 azaldı.”
Bu rakam sadece bir veri değil. Hayatın tam ortasına düşen bir gerçek.
Bu sene yüzlerce kişiyle konuştuk. Yeni mezun, tecrübeli, yönetici fark etmiyor…
Herkes aynı soruyu soruyor:
“İş yok mu?”
İş var, ama eskisi gibi değil.
İlan sayısı düştü, maaş teklifleri düştü, beklentiler arttı.
Birçok kişi mecburen “tamam” diyor.
— Tamam, bu maaş da olur.
— Tamam, uzaktan değil, ofise geliriz.
— Tamam, sözleşmesiz de başlarız…
Ama diğer tarafı da unutmamak lazım.
Şirketler de zor durumda.
Çalışana verdiği maaş sadece “maaş” değil.
Bugün bir çalışana 10 birim maaş veriyorsanız, toplam maliyetiniz en az 17-18 birime çıkıyor:
Yol, yemek, SGK payı, işveren vergisi, işsizlik primi, yıllık izin yükümlülüğü vs.
Küçük bir şirketseniz, bu rakam sizi gerçekten yoruyor.
Büyük bir şirketseniz bile her bir kişi için bu hesap çarpıldığında ciddi bir yük oluşuyor.
Yani durum aslında iki taraf için de sıkışık.
Çalışan daha fazlasını hak ediyor.
İşveren bunu vermek istiyor ama çoğu zaman ekonomik olarak zorlanıyor.
Peki çözüm ne?
İş arayanlar için:
Bu dönem geçici. Şartlar zor, teklifler düşük olabilir. Ama bu sizin kalitenizi düşürmez. Kısa vadeli çözümler üretin ama uzun vadeli hedeflerinizden vazgeçmeyin. Kendinize yatırım yapmaya devam edin.
İşverenler için:
Evet, maliyetler yüksek. Ama iyi bir çalışanı elde tutmak, sürekli yeni birini aramaktan daha kârlıdır. Şeffaf olun. Çalışanınıza gerçekleri anlatın. Çaba gösterdiğinizi hissettirin. Kültür yaratın.
Bu kriz, sadece maaşla değil, anlayışla ve doğru iletişimle de yönetilir.
İş, sadece para kazanmak değil. Aynı zamanda üretmek, değer yaratmak, ait hissetmek.
O yüzden ne çalışanı yormak ne işvereni ezmek…
Çözüm, karşılıklı empati.