Geçtiğimiz günlerde Polonya’nın da yapacağını duyurduğu ve tekrar gündeme gelen, vatandaşlık ya da çalışma izni vaad ederek yatırımcı çekme ve ekonomik büyüme sağlama politikası aslında Amerika Birleşik Devletleri için uzun süredir var olan bir uygulama.
Detaylarına girmeden önce sistemin basit mantığını açıklamak gerekirse, bu programlar kapsamında parasıyla gelen herkese ülkenin kapısı ardına kadar açık. Daha doğrusu, zaten maddi gücüyle dilediği gibi seyahat etme olanağı olan girişimciler, paralarıyla bir başka ülkenin vatandaşlık haklarından faydalanabiliyorlar.
Amerika’daki durumsa tam olarak vatandaşlık hakkı tanıyor sayılmaz. İlk etapta Yeşil Kart veriliyor.
ABD’de vatandaşlık sahibi olmakla Yeşil Kart Sahibi olmak arasındaki farklar için tıklayınız.
EB-5 PROGRAMI NEDİR?
Göçmen Yatırımcı Programı (The Immigrant Investor Program); yani teknik ismiyle “EB-5” ABD hükümetinin 1990 yılında ülkeye sermaye çekmek amacıyla başlattığı ve belirli koşulları sağlayan yatırımcılara Yeşil Kart (ABD’de daimi oturum izni) verilmesini sağlayan bir programdır. Bu program kapsamında yıllar boyunca ülkeye dünyanın hemen her noktasından milyarlarca dolar yatırımın girişi sağlanmış; ayrıca programın kriterleriyle de uyumlu olarak yüz binlerce kişiye istihdam yaratılmıştır.
Bu programın diğer vize türlerinden ayrılmasını sağlayan en önemli özelliği, çok keskin ve yüklü kuralları olup aynı zamanda çok kolay standart süreçle karşılaştırıldığında çok çok daha kolay Yeşil Kart edinme imkânı sağlamasıdır. Bu sebeple kriterlerin oluşturulmasında ana esas ülke ekonomisinin büyümesine katkıda bulunacak bir değer oluşturulması ve istihdam yaratılması olmuştur -ki eleştirilere çok net bir yanıt verilmiş olsun.
PROGRAMIN TARİHİ SÜRECİ
Daha öne belirttiğimiz gibi, bu program 1990 yılından beri süregelmektedir; ancak o günden bugüne kimi farklılıklar olmuştur. Yine de programın asıl amacı en başta olduğu gibi her zaman yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek olarak kalmıştır.
Program ilk başlatıldığında yıllık 10,000 kişilik bir kota uygulanmıştır; fakat gerek yaatırımcıların süreci tam tanımamasından, gerekse denetleyici kurumların eksikliklerinden dolayı, programa başvuran kişilerin reddedilme oranı çok yüksek seviyelerde seyretmiş ve tam anlamıyla beklenen alınamamıştır.
2005 yılında yapılan düzenlemelerle birlikte, başvuran kişilerin onay alması kolaylaşmış ve bu yolla daimi oturum izni almaya çalışan kişilerdeki başarısızlık oranı 2005 yılından 2012 yılına kadar, %38’den %6 seviyesine kadar inmiştir. Görüldüğü gibi artık kriterlere uyulduğu ve süreç doğru takip edildiği sürece bu yolla Yeşil Kart almak çok daha kolaydır.
PROGRAM NASIL İŞLİYOR?
Her şeyden önce şunu tekrar belirtmek gerek ki, ABD’de yatırımcıların daimi oturum hakkı kazanabilecekleri; daha amiyane tabirleyse, parayla Yeşil Kart’ın satın alınabileceği tek yol EB-5 vize programıdır. Program dahilinde her yıl 10,000 kişilik kota ayrılmıştır; ancak bu kota bir sorun değildir.
Yatırımın koşullarına gelince:
- En düşük yatırım miktarı $1 milyon’dır. Ancak işsizlik seviyesinin ülke ortalamasının %150 üzerinde olduğu bölgelere yapılacak olan hedef yatırımlarda bu meblağ $500,000 olabilir.
- Yatırım sonucunda en az 10 kişiye istihdam sağlanmalıdır.
- İlk maddede yer alan ayrımla da ilişkili olarak; yatırımcılar isterlerse hali hazırda oluşturulmuş olan ve istihdam yaratacağı bilinen bir işe yatırımda bulunabilirler; isterlerse de USCIS (Amerikan Vatandaşlık ve Göç Dairesi) tarafından onaylanmış bölgesel merkezler aracılığıyla önceden belirlenmiş bölgelerde yatırımlar yapabilirler.
- Yatırımcının başvurusunun olumlu değerlendirilmesi halinde, yatırımcı kişi artık ABD’De daimi oturum izni için başvuru yapabilir. Bunun da onaylanmasının ardından yatırımcı ABD’de 2 yıllık koşullu oturum izni kazanır. 2 yılın ardından yatırımcı “koşullu” statüsünün kaldırılması için başvuruda bulunup bu statüsünü “daimi”ye çevrilmesini talep edebilir. Bunun içinse tek kriter söz verilen 10 kişilik istihdamın sağlanmış olmasıdır.
BÖLGESEL MERKEZLER NELERDİR?
Bölgesel merkezler, ekonomik büyümeyi, bölgesel üretimi, istihdam yaratılmasını ve sermaye toplanmasını teşvik eden, kamuya bağlı ya da özel kuruluşlardır. Bunlar ülkemizdeki kalkınma ajanslarına benzer olarak düşünülebilir.
Resmi olarak “bölgesel merkez” statüsünün kazanılması için, bir kuruluşun USCIS nezdinde yasal başvuruda bulunması gerekir. Başvurunun onayı içinse bu tip kuruluşların amaçlarına uygun olarak, bölgesel merkez olmak isteyen organizasyonun hedefleri ve bu hedeflere nasıl ulaşacağı incelenir.
Bölgesel merkezler kamuya ait olsa dahi program kapsamında olduklarından dolayı herhangi bir devlet yardımı almasa da; ya da yatırımcılar için girişimlerinin daha az riskli olduğu anlamına gelmese de; yatırımcılar için oldukça emin bir adım atıldığı gerçeği de yadsınamaz. Zira yapılan yatırım en başında enine boyuna ölçülmüştür ve en azından yatırımcıya daimi oturum sağlaması hususunda istihdam yaratacağı neredeyse kesindir.
Bölgesel merkezler sayesinde sağlanan istihdam iki şekilde olabilir: direk ve ya dolaylı. Direk olarak sağlanan istihdamda yatırımcının başlattığı bir girişim sonucu istihdam sağlanır; dolaylı olanda ise gerek daha önceden başlanılmış ancak yatırımcının daha sonradan dahil olduğu girişimler dahilinde, gerekse yatırımcının da en baştan bir parçası olduğu, EB-5 vizesi başvuranları tarafından birden çok kişi ile başlatılan girişimler aracılığıyla istihdam sağlanır. Örneğin EB-5 vize programı kapsamında açılmış olan bir otele daha sonradan yeni bir yatırımcının yatırımda bulunması gibi.
2016 yılı itibariyle ABD’de USCIS tarafından tanınmış yaklaşık 790 adet bölgesel merkez bulunmaktadır.
PROGRAMIN RİSKLERİ
Maddi bir yatırım yaparak hem ilerde geri dönüş beklemek hem de ABD’de daimi oturum izni almak kulağa oldukça hoş gelse de, söz konusu olan belirli kriterler dahilinde yatırım yapmak olunca riskleri iyi değerlendirmek gerekiyor. Burada en önemli madde yatırım yaparken hangi seçeneğin seçileceği:
$500,000 ile çok daha dezavantajlı bir yatırım yapmak mı; yoksa daha esnek kriterler çerçevesinde ancak $1 milyon’lık bir yatırım yapmak mı?
Bu seçenek arasında anlaşılması oldukça basit; ancak karar vermesi hayli zor bir fark var. Elbette cebinizdeki paranın miktarı yalnızca birini seçmenize olanak tanıyorsa, o halde üzerine düşünülecek çok fazla bir şey yok.
İlk seçenekte, yani $500,000 harcanan yolda, paranın kontrolü tam olarak yatırımcıda değil ve kendi yatırımına ancak dolaylı yoldan dahil olabiliyor. Genellikle daha önceden oluşturulmuş ya da yeni yatırımcıyla birlikte başlanacak olan bir projeye dahil olan yatırımcı, parasını bu ticari oluşuma yatırır ve 2 yıl sonunda 10 kişilik istihdam yaratılmış olması halinde aynı şekilde geri alır. Bu süre zarfında da sözünü tutmuş olduğu için daimi oturum iznini almış olur. Diğer bir deyişle, bu sistemde yatırımcı yalnızca parasını koyar ve işlerin yolunda gitmesi için bekler. Ancak kulağa korkutucu gelse de belirtmek gerek ki bugüne kadar bu konuda sorun yaşayan kişi neredeyse hiç olmamıştır.
İkinci seçenekte, yani $1 milyon’lık yatırımda, yatırımcı kendi girişimini oluşturur. Kendi istediği 10 kişiyi işe alır ve 2 yıl boyunca o kişileri işte tutmaya devam eder. Burada dikkat edilmesi gereken tek nokta, işe alınan kişilerin Amerikan vatandaşı olması gerektiğidir. Yani özetle, $1 milyon karşılığında girişimini 2 yıl boyunca 10 kişiye de istihdam sağlayarak devam ettirebilen kişi, eğer başarılı da bir girişimin sahibiyse aynı süre zarfında bir yandan kâr da elde ederek rahatlıkla daimi oturum iznini kazanabilir.
ÖNEMLİ İPUCU: Yazının başında belirtilen dezavantajlı bölgelere (işsizliğin ülke ortalamasının %150 üzerinde olduğu bölgeler) yatırım yapılması halinde ikinci seçenek $500,000’lık yatırımla da uygulanabilir.
Sonuç olarak ABD’de yatırım yaparak; üstelik bunu devlet eliyle denetime tabi olan güvenilir sayılacak kurumların kontrolünde ve ya danışmanlığında yaparak, hem daimi oturum izni alınabilir hem de Amerika’da başarılı, para kazandıran bir girişim kurulabilir.
_____________________________________________________________________________
Amerika’yla ilgili tüm vize çözümleriniz ve danışmanlık hizmetleri için info@enterprises.social ile iletişime geçebilirsiniz.
_____________________________________________________________________________
Bu yazı amerikadabugun.com ekibi tarafından hazırlanmıştır. Direk alıntılarda kaynak belirtmeniz gerekir.